20 Mayıs 2013 Pazartesi

Kaşıbeyaz Et Restoranı


Seksenli yıllarda yazlarımızı geçirdiğimiz şirin bir yazlık evimiz vardı Silivri'de. Hala hatıraları zaman zaman aklımda cirit atar bu evin. Yılmaz Güney'in "Arkadaş" filminden fırlamış gibiydi. Komşuluk ilişkileri gayet sağlam, günün çoğunu sahilde yatarak, ya da masa tenisi ve basket oynayarak geçirdiğimiz, doksan haneli, kutu gibi evleri, küçücük bahçeleri olan bir siteydi burası. Her yaz, sevgili Kalamış'ın göbeğinden, bugün büyük keyifle gittiğim Todori'nin yan sokağındaki evimizden kalkar, tıngır mıngır buraya giderdik. Çocukluk anılarımın dehlizlerinde dolaştığımda, bügün bile, yazlık evimize ulaşmayı ne kadar büyük bir sabırsızlıkla beklediğimi çok net anımsıyorum. Bir de o upuzun yolu... Yol hiç bitmeyecek gibi gelirdi bana. O senelerde "TEM" henüz yokken, tek yolumuz "E-5"ti doğal olarak. E-5'i çekilir kılan yegane şey ise, babamın her yolculuğumuzda durmayı asla ihmal etmediği lokantalardı. Bugün yemeyi içmeyi bu denli seviyorsam, bunun müsebbibi babam ve bizi götürdüğü bu lokantalardır büyük olasılıkla.

Önceleri Kosova'ya giderdik. Kafamda damak çatlatan lezzetiyle o muhteşem tandır ve sonrasında servis edilen enfes yaprak döner görüntüleri canlanıyor bunu söyleyince. Ve buz gibi ayran. Öte yandan Kosova'nın anavatanımız Fenerbahçe'ye (Botter'in evi) açılması ve Borsa Lokantası olana kadar uzun bir süre hizmet vermesi, Silivri'ye yaptığımız yolculuklarda ayağımızın buradan biraz kesilmesine de sebep olmuştur. Ne de olsa ayağımızın dibindeydi artık. Soluğu Florya'da alıp Beyti'ye gittiğimizi de anımsıyorum. Bence hala İstanbul'un en iyi et lokantası olan Beyti, en uğrak yerimiz sayılmazdı ama. Burada doğal olarak, Beyti yer, yemek öncesi sunulan tadımlık sucukla kendimizden geçerdik.

Seksenli senelerin ikinci yarısında yaptığımız yolculuklara damgasını vuran lokanta ise, Kaşıbeyaz'dı aslında. Buraya defalarca gittiğimizi, her seferinde büyük bir mutlulukla ayrıldığımızı hatırlıyorum. 1974'te Aksaray'da açılmış, sonradan, 1987'de Florya'ya gelmiş olan Kaşıbeyaz, uzun zamandır yazmak istediğim, fakat nedense elimin bir türlü gitmediği bir lokantadır. Bugüne kısmetmiş...

Belki yirmi yıl sonra yeniden ziyaretine gittiğim bu harika lokantayı bulmakta güçlük çektiğimi belirtmeden edemeyeceğim. Benim geldiğim dönemlerde çevresi bomboşken, şimdi girişi kaçırmamak için dikkat etmek gerekiyor, zira her yanı binalarla dolmuş. Ama bulması kolay. Nereden gelirseniz gelin, Florya oklarını takip edin derim. Havaalanına paralel uzanan Yeşiköy Caddesi üzerinde Kaşıbeyaz'ın tabelasını göreceksiniz. Park yeri sorunu yok, büyük bir kalabalığı ağırlayacak kadar geniş bir alanda arabanızı park edebilirsiniz.

Kaşıbeyaz'ı anlatırken karışık duygular içinde olduğumu belirtmem gerekiyor sevgili dostlar. Bir lokantayı yazarken, özellikle bundan önceki yazdıklarımı okuduysanız bilirsiniz, sadece yemekleri değil, servisi, fiyatları, dekorasyonu, ya da bende bıraktığı izlenimleri de anlatmaya çabalarım. Mekanları bir bütün olarak ele alır, bendeki kişisel öyküleri ile vermeye çalışırım. Dolaysıyla zaman zaman, yemeklerini çok beğendiğim bazı mekanlar için farklı yorumlarım olabilir. Sanırım Kaşıbeyaz da böyle bir yazının konusu olacak.

Yemekler gerçekten usta işi dostlar. Hangisinden başlasam bilemiyorum. Kaşıbeyaz'a giderseniz, mutlaka haşlama içli köfteden sipariş edin. Ağızda adeta dans edip damakta infilak eden bu lezzet, lokantanın öne çıkan eserlerinden biri bence. Her bir kıymanın tadını alıyorsunuz yerken. İçinde Antep fıstığı, ceviz ve bir miktar da kırmızı biber var. Kabuğu incecik ve insana harika bir deneyim yaşatıyor.


İçli köftenin yanında nefis fındık lahmacundan iştah açıcı olarak söylemenizi hararetle tavsiye ederim. Tam kararında bir lahmacun bu, kesinlikle kuru da değil, vıcık vıcık da. Bir de gavurdağı salatasını ihtmal etmeyin derim. Bol keseden yerleştirilmiş büyük büyük cevizleriyle, tam suyuna şamandıra yapmalık bir karışım geliyor önünüze. Ağzınıza layık.




Ana yemeklere gelince... İşte burada durup biraz soluklanmak lazım, diye düşünüyorum. Kaşıbeyaz'da bugüne dek pek çok et yemeği indirdim mideye. Bunların arasında Adana, kuzu şiş gibi standart lezzetler mevcuttu. Hepsini yazabilir, çoğunu da sizlere tavsiye edebilirim. Amma ve lakin bir tane yemek var ki, "ölmeden önce mideye indirilmesi gerekenler" listesine tepelerden giriş yaptı ve orada kalacağa benzer. Bu yüzden size bu şaheseri anlatacağım Kaşıbeyaz'daki ana yemekler söz konusu olduğu zaman.

Sevgili dostlar, eğer yolunuz Kaşıbeyaz'a düşerse, mutlaka ve mutlaka "Etten Alinazik" yemeyi ihmal etmeyin. Bu satırları yazarken imgelemimde canlanan yemeğin görüntüsünden ötürü resmen yutkunduğumu ve midemde beklenmedik bir hareketlenme olduğu söylemem gerekiyor. Açık ve net: Ağzımın suları akıyor sadece ondan bahsederken bile. Üzerine kuşbaşı et, altına patlıcan, sarmısak, yoğurt koydukları bu canavar, herkesin hayatında bir defa yemesi gereken bir "deneyim". Bana güvenin ve sipariş edin. O kadar lezzetli ki, insan hayata farklı bakıyor yediği zaman. Öte yandan, yemekten hafif kalkmıyorsunuz yedikten sonra. Biraz mideniz yanabilir. Hafif insanı zorlayan keskin bir tadı var. Ama unutmayın, lezzetli yemek, midevi yemek değildir. Lezzetli yemek, sofradan hafif kalktığınız yemek değildir. Lezzetli yemek, sağlıklı yemek değildir. Kafanızdan bu denklemleri atın, etten Alinazik yaptırın ve bir Talcid ya da Gaviscon tableti alarak yolunuza devam edin.



Tüm bunların üzerine enfes bir künefe de yaptırmadıysanız Kaşıbeyaz macerasını hakkını vererek yaşamamışsınız demektir. İstanbul'da en iyi künefe yapan lokantalardan birisi ile karşı karşıya olduğunuzu unutmayın ve şöyle kaymaklısından bir tane sipariş edin. Pişman olmayacaksınız.

Gelelim son sözlere. Yemeklerini göklere çıkardığımız Kaşıbeyaz'ın servis kalitesi de gayet üst düzeyde. Tüm kalabalıklığına rağmen bir dediğinizi iki etmiyor arı gibi çalışan garsonlar. Buna tam not. Çocuğu olanlar için  tam teşekküllü oyun odası mevcut; bu da güzel.

Dekorasyona gelince. Gerçekten içler acısı diyebilirim. Yazın hadi neyse, geniş ve açık bahçesinde oturup ağaçların altında yemeğinizi yiyebiliyorsunuz. Ama kışın kapalı günlerinde, iç salonda duvarlardan, halılara kadar ruhunuzu istila eden Arabesk zevksizlikle savaşmak zorunda kalıyorsunuz. Yemekleri bu kadar güzel bir yerin bu kadar eklektik ve zevk yoksunu döşenmesini sadece eleştirmiyorum, protesto da ediyorum. Bu açıdan Kaşıbeyaz sıfır puan almaya mahkum. Boğaz'daki yerlerine gitmedim, ama onun da dışardan ürkütücü göründüğünü söyleyebilirim.

Dostlar gitmediyseniz mutlaka gidin. Yemediyseniz yediklerimi yeyin. Kaşıbeyaz kesinlikle İstanbul'un önemli değerlerinden biri.

www.kasibeyaz.com.tr
Şenlikköy, çatal sokak no:19
Florya / İstanbulAdres

Telefon: 444 10 40
Faks: 0 212 468 17 27