19 Kasım 2012 Pazartesi

Refik Restaurant


Ölümsüz mekanlardan birisidir Refik...Yıllara meydan okuyan varlığı, renkli duruşu ve taşıdığı olağanüstü tecrübesiyle insanı içine davet eden tuhaf bir çekim kuvveti vardır bu meyhanenin. Bunu hissedersiniz önünden geçerken.

Bendeniz, tahmin edebileceğiniz gibi, Asmalımescit mıntıkasının Sofyalı Sokağı'ndan pek sık geçer, hatta bazı geceler bölgede alenen volta atar, etrafı kolaçan edip olan biteni kontrol ederim. Genelde asayiş berkemaldir bu mecrada.

Yılan gibi uzayıp giden bu sokakta tıklım tıkış olmuş yürürken hep Refik'le karşılaşırım. Bazen önünden geçerken salt içerisinin ışıltılı yaşantılarını gözler, zaman zaman da kendimi içeri atar, iki kadeh bir şey içerim. Ben severim "boş beleş" dolaşmayı. Handiyse yaşamdaki tek naçizane lüksüm budur.

İşte tam bu noktada durup "aydınlık bir meyhane ile bağdaşmaz" diye düşünenlere iki çift laf etmek isterim müdanasızca. "Bre gafiller" demek isterim, "siz bir Refik'e gidin, iç mekanın apaydınlık havasını içinize çekin, duvarları süsleyen kaotik tabloların değişmez asimetrisiyle kucaklaşın, önce Atatürke'e, ardından hiçbir meyhanede göremeyeceğiniz şekilde gözünüzün içine bakan İsmet Paşa'ya bir selam çakın, ondan sonra ötün aydınlık konusunda."

Hiç şüphesiz Sofyalı Sokak'ın en ışıltılı meyhanesidir Refik. İçinde insan kendini yeniden doğmuş gibi hisseder ilk dubleyi mideye indirirken.Yeniden doğmak elbette ki güzeldir, sağaltıcıdır, yenileyici ve tazeleştiren bir şeydir. İnsanı depresyona gark eden kent yaşamının egzost dumanları, gayesiz koşuşturmaları, itiş kakışları ve varoluş krizleri içinde, bazen "resetlemeli"dir ademoğlu kendini.

Refik'e ilk adım attığınız an, bir tür yeniden doğuştur işte.

Çok sık gitmesem de, her gittiğimde yemekleriyle beni mutlu etmiş bir meyhanedir Refik. Aslında meyhanenin hasıdır, kralıdır.

Şimdilerde muhtemelen babadan oğula geçmiştir lokantanın işletmesi. Bendeniz bu konuda pek malumat sahibi değilim açıkçası. Beninkisi sadece bir tahmin. Kurucusu ve meyhanenin bugünkü şöhretini borçlu olduğu rahmetli Refik Baba'yı birkaç sene öncesine kadar mekanda görebilirdiniz, bunu söyleyebilirim Değişik, aslında hayli sert mizaçlı bir zattı kendisi. Arada masalara müdahale eder, "çok içtiniz" diye çıkışırdı. Bir defasında, hiç unutmam, kalabalık bir grupla içiyorduk mekanda. Nedendir bilinmez, bir gün önce ölen Papa için kadeh kaldırdı birisi. Tüm masa kadeh kaldırdı, bir bağırıştır, çağırıştır gidiyordu. Refik Baba masaya geldi hemen. "Ben o heriften daha yaşlıyım be!" diye çıkıştı. Çok gülmüştük bu olaya...

Her neyse, hülasa-i kelam, Refik derler bu meyhane, Sofyalı Sokak'ın Asmalımescit Caddesi'ne katıldığı noktaya pek yakın bir yere çöreklenmiştir. Artık bunu söyledikten sonra yol tarifine pek ihtiyaç duyulmadığı kanaatindeyim.

Bendeniz alt katta konuşlanırım her gidişimde, size de şiddetle bunu tavsiye ederim. Mekan Lonely Planet cinsi guide book'ların gediklisi olduğundan pek fazla turist görebilirsiniz burada. Yabancı bir memlekette miyim, diye şaşırmayın sakın. Beyoğlu'nun göbeğindesinizdir.

Yemeklere gelince, Alp kulunuz bu meyhanede patlıcan salatası, haydari, kısır, tereyağında mantar, ciğer, kavun, beyaz peynir, tarama, muska böreği gibi lezzetleri mideye indirmiş ve pek memnun kalmıştır.




Tereyağında mantarda Tanrısal bir lezzet duymuştur Alp. Ağızda dağılan bu lezzete binbir anlam ve anı yüklemiştir hiç çekinmeden.

Ağızda dans eden ciğere gülümseyerek bakmış ve kısa bir süre ellerini açıp şükretmiştir Alp. İnsan bazen, iyi bir ciğer yediğinde şükredebilmelidir çünkü.

Tarama damakta çoşan cinstendir, sevmek ve sevilmek ister. Onu da kucaklamıştır Alp. Yüzü kolesterol patlamasından hafifçe kızararak kaşıklamıştır taramayı.

Muska böreğinde durmuş, biraz beklemiş ve kıymanın dilinin üzerinde infilak etmesinin tadını çıkarmıştır hunharca. 

Haydari ve kısırı severek yemiş, rakının şahbabası olan Kulüp'ten birkaç yudum alarak hayatını nadasa bırakmıştır.

Sevgili dostlar,

Hayat bazen nadasa bırakılması gereken bir şeydir işte. Bazen insan aşırı ışıltılı bir meyhanede, binbir fotoğrafın ortasında gözlerini yummalı ve hiçbir şey düşünmemenin keyfine varmalıdır.

İnsan bazen terbiyesiz ve cüretkar olmalıdır yaşam konusunda. Dertleri ve tasaları bir kenara bırakmalı ve Refik'te almaldır soluğu. Önünden akan insan seline boş gözlerle bakmalıdır.

Varoluş bazen çok kavranabilir bir mesele değildir. O zaman Tanju Okan'ın da dediği gibi:

"Dünyanın merkezidir bu meyhane..."

Afiyet olsun...

Refik Restaurant

Asmalı Mescit Mah. Sofyalı Sk. No:7-10-12 Tünel Beyoğlu İSTANBUL
Tel:0212 243 28 34